Ziyaret Bilgileri
|
|
[ Per, 21 Kas 2024 ]
Toplam 33 ziyaret
29 benzersiz ziyaretçi
|
|
|
|
|
ARI SÜTÜ
Arı sütü 6-12 günlük işçi arıların ana arıyı ve genç larvaları beslemek için yutak üstü salgı bezlerinden salgıladıkları beyaz krem renginde ve tereyağı kıvamında protein,vitamin,mineral maddeler ve iz elementler bakımından oldukça zengin bir besin maddesidir.
Arı Sütünün Bileşimi
Aynı genotipik karakterli döllü yumurtalardan çıkan larvalar,kendilerine verilen arı sütünün nitelik ve niceliğine bağlı olarak anatomik ve fizyolojik bakımından birbirinden tamamen farklı iki ayrı birey olabilmektedir. Bu farklı besleme sonucu ana arı hastalıklara karşı direnç kazanmakta , günde kendi ağırlığının iki katı kadar yumurta üretebilmekte ve yıllarca yaşayabilmektedir. İki bireyin bu denli farklılaşması yalnızca arı sütünün olağanüstü gücünden meydana gelmekte ve yalnızca bu yönü bile arı sütünü tüketen bir insanın neler kazanabileceğini göstermektedir. Arı sütü bileşim itibariyle oldukça karmaşık bir yapıya sahiptir. Yaklaşık yarısından fazlası su ,protein, yağ, şeker, mikro elementler , enzimler, hormonlar, vitaminler, çeşitli yağ asitleri ,10-HDA ve daha birçok maddeye ek olarak %3 dolayında henüz belirlenemeyen maddeler bulunmaktadır. Etkileri bilinen fakat belirlenemeyen bu maddeler arı sütünün olağanüstü etkilerini meydana getirmektedir. Arı sütü kalp rahatsızlıklarından kansere kadar bir çok hastalıkta vücudu güçlendirmek,bağışıklık sistemini uyarmak amacıyla kullanılmaktadır. Özellikle yoğun antibiyotik kullanan radyoterapi ve kemoterapi olan hastalarda muhtemel karaciğer ve böbrek zararlarını önlemekte karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını korumaktadır.
Arı Sütü Üretimi ve Muhafazası
Arı sütü üretimi ,ana üretimi ile yakından ilgilidir. Ana arı üretiminde bahsedildiği gibi yapılan transferlerden 2-3 gün sonra yüksük (hücre) içinde bulunan larvalar atılıp geriye kalan arı sütü ağaç kaşıkçıkla veya vakumla yaparak, renkli şişelere alınır. Çünkü arı sütü havadan,ışıktan,ısıdan, rutubetten ve birçok dış etkiden kolayca etkilenip bozulabilir. Saf arı sütü -5oC'de, arı sütü mamülleri ise 5-10oC'den serin ve kuru yerlerde saklanmalıdır. Arı sütü ¼ oranında bala katılarak bal içinde daha uzun bir süre saklanabilir. Arı sütü üretimi ve tüketimi fazla olan ülkelerde (Japonya, Çin, ABD ve bir çok Avrupa ülkesi ) toz haline getirilmiş bozulmadan çok uzun süre saklanabilen tablet veya kapsül halinde de hapları da satılmaktadır. Her gün yüzbinlerce insan besleyici ve bünyeyi güçlendirici bu doğal ilaçları kullanmaktadır.
Arı Sütünün Tüketilmesi ve Faydaları
Arı sütü bal ile tüketilebileceği gibi saf olarak sabahları aç karnına, kahvaltıdan en az yarım saat önce ve dil altından eğilimi yoluyla tüketilmesinin daha doğru bir yaklaşım olduğu ortaya konulmuştur. Normal şartlara ortalama doz yetişkinler için 0,5g , hastalık ve rahatsızlık hallerinde 1 g olarak önerilmektedir. Çocuklarda ise yaşa ve doktor tavsiyesine göre yetişkinler için belirtilen dozun yarısı ile ¼ 'i önerilir. Piyasada bal-polen-arı sütü karışımları bulunmaktadır. Bu tür karışımların, 1Kg bal, 30-50 g arı sütü ile 100-150 g polen şeklinde olması tavsiye edilir.
Arı Sütünün Etkileri
Arı Sütü Ağız Yoluyla Alındığında;
- Stimulant - Fiziksel performansı artırıcı, hafızayı güçlendirici, zeka açıcı, kendine güveni artırıcı etkileri
- Genel olarak sağlıkta ve metabolizmada düzelme
- İştah artırıcı
- Doku ve cildi yenileyici, güzelleştirici
- Seks gücünde artış, yumurta ve sperma üretiminde artış
- Viral hastalıklara karşı direnç
- Tansiyonu düzenleme
- Kansızlığı (anemi) giderme
- Damar tıkanıklarına karşı olumlu etki
- Kolestrolü düzenleme
Arı Sütünün Topikal Olarak Kullanımı;
- Deriyi gerdirme, yenileme ve canlılık
- Epitel hücrelerini geliştirme ve uyarma
- Kırışıklığı giderme
- Derinin yağ sekresyonunu düzenleme
- Antibiyotik aktivite
- Escherichia coli, Salmonella, Proteus, Bacillus subtilis ve Staphylococcus aureus (Lavie, 1968; Yatsunami and Echigo, 1985).
- Micrococcus pyrogens karşı penisilinin etkisinin % 25 ini göstermiştir. (Blum et al., 1959).
- Antiviral aktivite (Derivici and Petrescu, 1965)
ARI SÜTÜ--ROYAL JELLY- RJ
ARI SÜTÜ 6-12 günlük işçi arıların kafalarındaki çene altı (mandibular) ve hipofarenks bezlerinden salgılanan, besin değeri ve biyolojik aktivitesi çok yüksek değerli bir üründür. ARI SÜTÜ kovan içerisindeki genç larvaların ve kraliçe arının beslenmesi için kullanılır. İşçi arılarla kraliçe arı arasında genetik olarak bir fark yoktur.
Larvaların beslenmesine bağlı olarak bunlar ya işçi arı veya kraliçe arı olurlar. Tüm larvalar ilk 3 gün ARI SÜTÜ ile beslenirler. 3.günden sonra eğer larvalar bal ve polen ile beslenirse işçi arı, ARI SÜTÜ ile beslenirse kraliçe arı olurlar.
Kovanda sadece kraliçe arılar, hayatı boyunca ARI SÜTÜ ile beslenir. Larva döneminde ARI SÜTÜ ile beslenen kraliçe arılar gelişmesini daha erken tamamlayarak 16 günde ergin hale gelirler. 3. günden sonra bal ve polenle beslenen işçi arılar ise gelişmesini 21 günde tamamlarlar. Kraliçe arılar işçi arılara oranla çok daha iri ve dayanıklıdır. Kraliçe arıların üreme organları mükemmel bir şekilde gelişmiştir, işçi arılarınki gelişmemiştir. Genç ve sağlıklı bir ana arı bir günde 1500-2000 yumurta yumurtlayabilir ve bir günde yumurtladığı yumurtaların ağırlığı kendi ağırlığına eşittir. Hayatı boyunca ARI SÜTÜ ile beslenen kraliçe arılar 3-4 yıl yaşayabilirler fakat bal ve polenle beslenen işçi arılar sadece 5-6 hafta yaşayabilirler. Kraliçe arı ile diğer işçi arılar arasındaki farklılıklar bu özel diyetten (ARI SÜTÜ) kaynaklanmaktadır.
Kraliçe arının hayatını inceleyen ve ARI SÜTÜnün özelliklerini öğrenen insanlar bu ürünün insan sağlığı ve beslenmesindeki önemini keşfetmişler ve ARI SÜTÜ tüketimi hızla artmaya başlamıştır. ARI SÜTÜ içerisindeki 10-hydroxy-decenoic asit doğal bir antibiyotik olup bakterilerin virüslerin ve fungusların çoğalmasını önlemektedir. İşçi arıların, bazı hastalıkları olmasına rağmen ARI SÜTÜ ile beslenen kraliçe arılar hastalanmazlar ve 3-4 yıl süre ile yaşamlarını sürdürürler.
Laboratuarlarda yapılan analizler sonucunda bu gizemli besinin içinde proteinler, şekerler, serbest esansiyel amino asitler ve yağ asitlerinin olduğu görülmüştür. İçinde yoğunca B vitamini, mineraller, iz elementler ve antioksidan maddelerin olduğu belirlenmiştir. Günümüzde teknolojinin çok ileri bir düzeye ulaşmasına rağmen ARI SÜTÜ içerisinde % 3.5 oranında bilinmeyen maddeler bulunmaktadır. Bu bilinmeyen maddeler metabolizmayı düzenlemekte, vücudun direncini ve bağışık sistemini güçlendirmekte, hücre yenilenmesini sağlamaktadır. Bu özellikleri nedeniyle ARI SÜTÜ kalp rahatsızlıklarından kansere kadar bir çok hastalıkta vücudu güçlendirmek, bağışıklık sistemini uyarmak amacıyla kullanılmaktadır. Özellikle yoğun antibiyotik kullanan, radyoterapi ve kemoterapi alan hastalarda bu alınan zararlı maddelerin karaciğer ve böbreklere zarar vermesini önlemekte, karaciğer ve böbrek fonksiyonlarını korumaktadır.
ARI SÜTÜnün bu özellikleri nedeniyle her yıl tüketimi artmakta Japonya, Çin, ABD ve bir çok Avrupa ülkesinde sağlıklı insanlar dahi genç ve zinde kalabilmek, sağlıklı yaşayabilmek, hastalıklara karşı dirençlerini arttırmak amacıyla her gün ARI SÜTÜ tüketmektedir.
ARI SÜTÜ safken dondurulmuş olarak saklanmalıdır. Ancak ARI SÜTÜ üretimi ve tüketimi fazla olan ülkelerde toz haline getirilmiş, bozulmadan çok uzun süre saklanabilen tablet veya kapsül halinde hapları da pazarlanmaktadır.Her gün yüz binlerce insan besleyici ve bünyeyi güçlendirici bu doğal ilaçları kullanmaktadır.
ARI SÜTÜnün, etkili olduğu hastalıklar aşağıda verilmiştir.
|
|
|
Dermatit (isilik)
|
1.
|
Akne (Sivilce)
|
2.
|
3.
|
Sedef hastalığı
|
4.
|
Fluid retention (Su toplaması)
|
5.
|
Alerjiler
|
6.
|
Anjin
|
7.
|
Astım
|
8.
|
Bronşit
|
9.
|
Soğuk algınlığı
|
10. Anorexia neruosa (isteksizlik, iştahsızlık)
|
11. Arteriosclerosis (Damar sertliği)
|
12. Artiritis (Eklem yangısı, Romatizma)
|
13. Siyatik
|
14. Anemi (kansızlık)
|
15. İlaç düzensizliği
|
16. Glandular fever (salgı bezlerinin yaptığı ateş)
|
17. Böbrek rahatsızlıkları
|
18. Yüksek ve düşük tansiyon
|
19. İnce bağırsak ülseri
|
20. Gastroenterit (ishal)
|
21. Hepatit (Karaciger iltahabı)
|
22. Yüksek ve düşük şeker hastalığı
|
23. Adet sancıları
|
24. Adet öncesi depresyon
|
25. Doğum ve doğum öncesi depresyon
|
26. Hamilelik sabah yorgunluğu
|
27. Menopoz
|
28. Yüksek aktiflik
|
29. Impotence (İktidarsızlık)
|
30. Sistit
|
31. Disability (Zihinsel ve fiziksel özürlülük)
|
32. Myalgic encephalomyilite (Beyin iltihabı)
|
33. Sclerodenna (doku kalınlaşması)
|
34. Stres
|
35. Depresyon
|
36. Stroke (travma, darbe)
|
37. Egzama
|
38. Kanser
|
39. AIDS
|
40. Lösemi
|
|
|
|